Şairler | Şiirler

Göğsünde Sakla

1.
Herkes neden ağlıyor bakışlarımda?
- Ölülerimize ağıt
yaşayanlara türkü
olsun diyedir gözyaşlarımız!
Ya ben, ya ben eksik gülüşlerdeki?

- Birçok ölümüz var şimdi gömütlüklerde
bir o kadar da sürgüne yollanmıştır!
Ne bayram görüşmeleri kaldı artık
ne boynumuza sarılan sevgili dostlar:
- Yol uzun
özlem büyüktür, ırak
yerlerde tutkuyla doludur yürek!
Gel gör beni yokluktayım ülkemde...

- Ayrılığı öğrendik, sen yoktun burada
ne çok boynu bükük kızımız var şimdi
babaları öldü çünkü birçoklarının
sevgileri katran karası ağıt sesinde.

İşte gelip gördün ey uzaklardaki yolcu!
Erkeksizliklerini uyudular dul kadınlar
sen yıldızları sayıklarken ay ışığında
genç kızlar beş paraya satılacaktır daha
köreldi umutları aşkın en yasağında.

Düş kırıklıkları ince duyarlıklarla yaşanan
ben o büyük düşün yorgunuyum yani
ne ceylan gördüm, ne reyhan kokladım
çocukların adını ezberledim tek tek
sevgiyi nasıl paylaşır güzel insanlar?

2.

Küçücük bir su birikintisi, göl ve balık
tarihselliğinden soyutlanmış söylence:
Ey bilge olan, İbrahim... ateş ve su
Nemrut ki, gözyaşlarını esirgemiş senden
sen, bir başkaldırının alnındasın
geçmiş ve gelecek kervanlarının durağında.

İpek Yolu`nda TIR konvoyları, tanker şoförleri
ağır aksak yolculukların sefer ustaları
ey gönlümü yaralayan
ey sevgili bacım
özlemin büyüklüğünde küçülür gözlerin.

Siyah beyaz bir resmini bırak şuraya
camlı sandıklarda saklı kalsın anılar
bir çocukluğu yaşayıp geçmiştir yıllar
gel otur yanıma, gözlerinden öpeyim
görüşmek olasılıklara kalacaktır sonunda.

Aşkın künyesi okunan sürmeli gözlerinde
suyun şarkısı gibidir sesin, ey kuşlar
bir mektubu salamadım gurbetlerden
bir sevgiyi sunamadım evlerinde
gagalarıyla öpüşür kanaviçesinde o kızın
kuşlar/bir de şahmeran otururdu.

Başak sarı, güneş yakıcı, su sıcaktır
serin bir gölgede essin rüzgar, yüzüm
yangın yeridir yüzyılın utanç belgesinde
ey halkın son tufanı, kopacak kıyamet
mahşere giden bunca ölü ne olacak
ulaştığında yurt topraklarına sürgünler?

Bir sevinin büyüsüyle kavrulan kız
fotoğraflara nakışlanmış güzelliklerle
neyi büyütür yüreğinde, hangi giz
söylencesel bir seviyi dışavurur bakışında
o ki, ölümü ve sevmeyi tanımıştır
yüreği büyür, umarsızdır sevdalısı
sonsuz bir sürgüne yargılıdır çünkü.

Gece, yasaklanmış söyleşilerle geçerdi
gülüşlerle donanırdı solgun yüzleri
unutulmuş anılar canlanırdı sonra
ya ben seni seveydim, öleydim ya da
yazgım bir şiir olsun, göğsünde sakla.

Kemal Gündüzalp

 

Kemal Gündüzalp şiirleri

 

Populer Şairler