Şairler | Şiirler

Bağdat hurmalarının tadında soframıza düşmüyor elbet

Bağdat hurmalarının tadında soframıza düşmüyor elbet
İlklerin telaşı

Yılanlarla dolu bir çöl,
Ve yılanlar soyundan bir döl
Meşhur sütlaç gitmemiş kurşun yarasından içeri
Siparişlerde Kızılhaç olsa gerek,
adreste yerini bulamayan mermi
Tır şoförlerine takılmış ambulans dolusu resimsiz ölü
Göçmen kuşlar bile değiştirdi yolu
Kan ve barut kokusu
Gözlerde büyüyen dehşet,
Gözlerden içeri süzülen vahşet
Acemi bir ressamın tablosundan dökülmüş
Fasulye bitmez kentler sendromu
Uzaktan çıngıraklı köyün çobanı kaval çalıyor
Gergedan sırtında dört mevsim hamam yapıyor
Sütlacın içine düşmüş haçlı yavrusu
Al yemen senin, Şam tatlısı, güllaç senin
Çık kafamın üstündeki dağlara tepin

Ne Karun çıkar yoluna, nede kayser
Firavunlarınla defol ebrehe ordusu
kel başında bulaşıklarını yıkar elbet
Kutsal Kudüs
Bir mercimek çorbasına yaya kalırsın, ayda
Fazla çıkma yukarı başın çarpar miraca
Adına ya uzay taşı dersin, yada meteor
Filistin ne yana düşer, kıble ne yana
Haydi sor, şimdi sor ,hemen sor..!

Durup dururken , birden, aniden, yani
Hiçbir sebep yokken, üstelik kimse
Böyle şeyler düşünmeye zorlamamışken
Biranda daldım gayya kuyularının kenarında
Ellerim kaldı
Eksik bıraktığımız bir türküde
İlklerin telaşı kaldı
Şimdi çöl ortasında yatıyorum..
göğsümün üstünde Kocaman bir taş
Haydi tekrarla kim verir sana bir kaşık aş
Yeniden keşfediyorum,
göğsünde taş çatlayan insanın telaşını
Mavzerle mi vursam,
yoksa uzun namlulu tüfeklerle mi
Vurdum duymazlığımızın
üstüne gece çullanan tembel bastıları
delik olmayan ceplerimizde taşıdığımız
eksik günün kazancından biriktirdiğimiz cesetler
Ne diye saçlarımızı tararız uzunca baharlara
İşimiz bu bizim, ziyaret etmek dua etmek yatırlara
Dibi delinmiş
gökyüzü kazanından başımıza
Murdar et parçaları yağacak
Düşmezse içimize ilklerin telaşı
Ayağımızın altından bir şeyler kayacak
Ah ile vah ile geçti her dem şu
genç ömrümüz
Hani galu belada verilmiş sözümüz
Unuttunuz mu yoksa
Bu akşam saat onikiden sonra
Yeni bir dizi başlıyor
“ilklerin telaşı”
başrollerde NAS
ya güneşin doğuşunu seyret otur
biraz efkarlan, bir sigara yak falan
yada tekbir üstüne tekbir
SIĞIN YARADANA
Var mı oradan öte bir YOL…
………………………bir sabah namazı sonrası tamamlanan şiir
13 mayıs -05-13 2006-
vay be kaç yıl olmuş Adnan menderes’i gördüğüme
Üstü açık bir mersedesle geçiyordu caddeden ,
Kırmızı güller, çiçekler atılıyordu,
Halk coşkuyla selamlıyordu…
Ne kadar zaman geçti aradan bilemiyorum…
Aklımda kalan yağmur yağıyordu..mahlede
Adnan Menderes asılıyordu o gece

Ve gitgide çoğaldı sehpalar..
Hangi marangoz inşa etti acaba üç ayağı
Boynundaki ipte kimlerin emeği vardır kim bilir
Adana’da yazıda pamuk toplayan bir kızın
Topladığı pamuktan yapılmadı mı yağlı urgan

Dokuz ilmek düştü bizim payımıza da bu yaşantıda
Dokuzlara gark olduk, dokuzlar olduk o anda
Dokuz eve dokuz tabut girdi, yıkıldı ocaklar
Git bak mezar taşlarının üstüne bırakılan
Saçlara, güller açtı dokuz mevsim dokuz gece
Belki on dokuz..belki ne kadar.. .

Karar verdim bir gün eğer ölürsem,
Yada bir kahpe kurşun adres gösterirse
Mecburi ikametgahıma
Toprağıma mutlak dokuzların mezarından toprak atıla
Dokuz gül mezarımın üstünde açıla
Kalın sağlıcakla ..tarih attık şiir bitti diye
Ama bitmedi bitmiyor işte..buda bize
ALLAH’tan HEDİYE

Lütfi Kireçci

 

Lütfi Kireçci şiirleri

 

Populer Şairler