Şairler | Şiirler

İçselliğimde yol alırken düşündüklerim.

Bir sitem ki geliyor sineden sabretsem de aksederek.

Bir hayat ki hak tanınmış, fırsat verilmiş, nasip edilmiş, evvel ve ahir öncelenmiş, Haktan ve şeytandan olanlar belirlenmiş, elçiler gönderilmiş.

Cihanı arzın sükûnu ve saadetinin temini bakımından kitabı kebirler gönderilmiş.

Mutlak uyulması, akide birliğinde dirilmesi, vahdet için bilenmesi, vuslat için didilmesi, şeytanın lanetlenmesi, enelere taviz verilmemesi akide olarak tayin edilmiş ve böylece yerini almış.

Şirk ve tuğyan o kadar zikredilmiş ki ve sosyolojik olarak sınıflandırılarak insanlığın önüne istifade etmesi ve ibret alması için senetleşmiş.

Bireyin tercih haklarına asla müdahale edilmemiş, yalnızca meşveret edilerek tebliğ silsilesi takip edilmiş.

İnsan bir yaratılan olarak cihanın öznesidir. Ancak mükellefiyet prensibine sadık kaldığı ölçüde de, akide birliğini muhafaza ettiği müddetçe, arzı mekânın efendisi ve en şerefli yaratılanıdır.

Bireyin tercihleri konusunda, ilk yaratılan ve öğretiyle donatılan ve bu prensibe sadık kalarak yaşarken?

Zillet ve isyan adına ilk müdahale ve vehimler iblisten gelerek kanaat ve vicdan tahribe muarız bırakılıyor. İnsani zafiyeti ağır basan o güzel insan kandırılmış oluyor.

Yani ilk asilikten, yaratana başkaldırmaktan sonra bu sayede ikincisi devreye konarak, melekût âleminden insanlığa geçerek icra edilmiş oluyor.

Kim tarafından?

Cenabı Hakka o denli sadık ve bağlı bulunarak aşk konusunda rakipsiz olan iblis tarafından. Sebep üstünlüğü kendinde görmesiyle, teslimiyeti gölgelemesidir.

Bir yaratılan insan olarak, bu sıfatın kimler tarafından verildiğine inanarak bazen içimden şunlar geçmiyor değil.

Eğer mükâfat ve ceza benim içinse,

Helal ve haram benim için var edilmişse,

Cennet ve cehennem bunun için sebepse,

Ahirim ve zahirim yalnızca beni ilgilendirecekse,

Kabir, Arasat, mizan yalnızca beni ilgilendirecekse,

Mahşer gününde her nefis kendi başının çaresine bakacaksa,

Öyleyse bırakın Allah aşkına, kendi tercihlerimi, hayat felsefemi dilediğin yönde tespit ederek yaşamak imkânına rahatlıkla vasıl bulunayım.

Yani başka bir ifadeyle, arzın sahibi ve mutlak hâkimine, evvelin ve ahiri yaratan

Cenabı Allaha ve onun resulüne dilediğim zihniyette itibar ederek inanayım.

Çünkü ben bir insan olduğuma inanıyorum. İnsanı yaratanı tanıyorum ve ona iman ediyorum, sıratı müstakimi, geleceğim, ahirim ve akıbetim için tek yol olarak kabul ediyorum.

Hürriyetin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum.

Bu bakımdan akide olarak en son dini mübini islamı muhtevası bakımından, öğretileri açısından, zenginliği noktasından ve insanlığın en son dini olduğu nazarından iman ediyorum.

Hayat felsefem, dareyn saadetim olarak mütalaa ediyor ve yaşıyorum.

Hülasa edersek bırakın insanlara tahakküm etmeyi, hakir görmeyi aşağılamayı.

İlk isyan eden, şirki önceleyen en açık bir şekilde ayan meyan ortadayken neden hala tuğyana, şirke, mezalimliğe, mukallitliğe, müstekbirlere köleliğe insanları davet edersiniz.

Enaniyetleri öncelersiniz, sekülerdik adına mücadele edersiniz, paganlaşmak adına dur durak bilmezsiniz.

Kini, nefreti, hakareti önceleyerek bir kuplaşmaya kapı aralarsınız.

Bu ülkenin insanlarının, yeryüzü mazlumlarının çektikleri zülüm ve işkence revamı daha yetmedi mi?

Sevgi diliyle konuşa bilmek, onu bahşedeni bilmekle orantılıdır.

Öyle değil mi?

Mustafa Cilasun

 

Mustafa Cilasun şiirleri

 

Populer Şairler