Şairler | Şiirler

Kırık kanadımla uçsam Kestel"e

Hiç bilemedim.
Neden sevdalar kısa?
Vuslat imkânsız.
Yalnızlık baki.
Ayrılık mutlak.
Ve uzun yol şoförleri tanıdık.
Sevdalarım ayrılığa,
Gecelerim yalnızlığa gebe.

Her şehirde,
Kısa kısa ömürler bekler beni.
Onun için,
Valizim de birkaç parça giyecek,
Hep beni bekler, sabırsız.
Otogarlar,
Limanlar,
İstasyonlar,
Hava alanları denilince,
Neden hep ben akla gelirim.
Her yolculuk sanki
Bir sonrakinin habercisi.
Bir meydan okuma hayata.
Her yol hikâyesinde ben.
Ayrılığa dair şiirlerde adım.

Kilometreler beni iyi tanır.
Üzerinden geçtikçe,
Yollar, şeritler,
Ve hatta yol tabelaları,
Neden benden utanır?

Oysaki
Her yol sana çıkıyor.
Çıkmazlar bile.

Yolların başında ben.
Yolların sonu yok.
Ömür biter yol bitmez.
Doğru demişler.
Peki, bu kanun tek bana mı işler?

Dağ dağa kavuşur, yol yola.
Ben sana yaklaştıkça uzaklaşırım. Neden?
Keder, kaderle kol kola.

Herkes döneceği günü beklerken,
Bende sıla hep gurbet olur.
Uludağ'a kar düşer,
Yüreğime kor.
Gözlerime bir damla.
Bende yola.
Felek yine yapacağını yapar.
Ve kaptan, yeni bir yola sapar.

Her yol, bir şehre çıkar.
Her şehir bir meçhul.
Her meçhul sen.

Her viraj, çile.
Her rampa, umut.
Her kavşak, karmaşa.
Her mola, yeni bir yorgunluk.
Her aktarma, yeni bir eziyet.
Her şehir girişindeki,
Her tabelada yazı aynı;
Bura sana geçici.
Burada mutluluğu unut.

Ve başlar, miadı dolmaya hazır bir ömür kırıntısı.
Öyle ki,
Saati günlerle kavgalı.
Günleri uzayıp
Asra dönen bir döngü.

Hiçbir muhtarda kaydım kuytum yoktur.
Hiç ikametgâh ilmühaberim olmadı o yüzden.
Postacılar adresimi bilmez.
Mektuplar gelmez.
O yüzden, pul koleksiyonumda olmadı hiç.
Oysaki
Otogarlar için, o kadar tanıdıktır ki yüzüm.
Yalnızlığım o kadar aşikârdır ki,
Gurbet kokar üstüm başım.

Bu met-cezirlerde,
Kaç denizde,
Dalgalara anlatmadım ki hikâyemi.
Kaç sahilde,
Kumlara gömmedim ki sigara izmaritlerini.
Kaç ırmakta,
Umuda salladığım oltalar duruyor hala.
Kaç göle maya çaldım, sevdaya dair.
Kaç dağda sesim çınlar;
Eyyy kahpe felek, sana nettim neyledim.
Kaç rüzgâr,
Sessiz çığlıklarımı taşır Adana'dan Bursa'ya.
Kaç bulut,
Gözyaşlarımla yıkanmış yağmurları saklar bağrında.
Kaç kar,
Uludağ'da incecikten yağarda,
Tozar durur şimdi, Elif Elif diye.
Kaç şiir,
Canhıraş heceler doğurur; niye?

Yeni bir hayat,
Yeni bir huzur düşlerken,
Bir yolculuk daha düşer payıma hep.
Ve lime lime ederken, hayallerimi ayrılık.
Arkamdan ne bir mendil sallanır,
Ne de bir el.
Haritadan bir şehir çıkar ansızın,
Ve beni çağırır; gel.
Adına hayat denen yel,
Savurur oradan oraya.
Yolumu gözleyen, tünemiş kuşlarla doludur,
Yolların yoldaşı, direklerdeki her bir tel.
Ve her şehir ilk,
Her şehir son durak.

Ne zaman seni düşünsem,
Zaman yavaşlar.
Ne demiş şair;
? Benim talihsiz yolum,
Bittiği yerde başlar. ?

Nedense,
Burnumun direğini sızlatan bir türkü,
Hep çalınıp durur beynimde;
? Kuşlarında yuvası var,
Oy amman amman.
Bir kuş kadar olamadım
Vay amman amman. ?

Ne vardı,
Bir kuş olsam, yuvamda sen olsaydın.
Yeter ki Kestel'e gelsem de, kırık kanadımla,
Varsın senin gökyüzünde uçmasam.
O kalemi öpülesi şair, yine demiş ki;
? Bekleyenim olsa da,
Razıyım kavuşmasam. ?

Erdal Okuyucu

 

Erdal Okuyucu şiirleri

 

Populer Şairler